16 Aralık 2009 Çarşamba

Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.

Benzinde Tasarruf Sağlayan 20 Kural !

Benzinde yüzde 24'lük tasarrufun yolu bulundu! İşte 20 adımda tasarruf yolu ...
Shell, Almanya'nın Dresden kentinde yapılan Eco-Marathon etkinliğinde, otomobillerde yakıt harcamasını azaltmak için üzerinde çalıştığı proje ve araştırmaları açıkladı.

Shell yetkilileri, otomobil sürüşünde uygulanacak basit yöntemlerle benzinden yüzde 24 tasarruf yapılacağını örneklerle ortaya koydu. Bu konunun krizle birlikte öneminin arttığı vurgulandı.
Araştırmada, sürücülerin yüzde 60'ının yakıt tasarrufu konusunda hiçbir önlem almadığı belirlendi.
Firma yetkilileri, yüzde 10'luk tasarrufun, global olarak yılda 100 milyar litrelik az kullanıma yol açacağını vurgusunu yaptı.

Türkiye'deki uluslararası bir şirketin araç filosunda da bu yöntemler kullanılarak yakıt tasarrufu denendi. Verilen eğitimin ardından 1 ayda yüzde 30 tasarruf sağlandı. Yetkililer, ulaşılan bu rakamın, Shell'in merkezinde büyük şaşkınlık yaşandığını belirtti.
Bu sonucu masaya yatıran firma yetkilileri, daha önce filodaki araçların oldukça kötü şartlarda kullanıldığı, hatta çoğu zaman mal teslimlerinde kontak bile kapatılmadığını belirterek, bu sebeplerle ulaşılan tasarruf rakamının yüksek çıktığı bilgisini verdi.

İşte tasarruf sağlayan 20 altın kural

1- Lastiği doğru basınçta tutun

Lastiğin basıncı 1ps'nin altında şişirilmişse, yakıt verimliliği yüzde 3 azalıyor. Lastik basıncı sık aralıklarla kontrol edilmeli.

2- Fazla yük taşımayın

Fazladan taşınan her 45 kg. yakıt verimliliğini yüzde 2 düşürüyor. Gereksiz ağırlıklardan kaçının.

3- Port bagajı kaldırın

Arabaların üzerindeki bagaj sistemleri aerodinamiği etkilediğinden sürtünme yaratarak yüzde 5 oranında fazla yakıt harcanmasına yol açıyor.

Bakımsız bir motor yakıt kullanımını artırıyor. Sadece kirli büjilerin değişmemesinin tüketime yüzde 5 olumsuz etkisi var.

5- Hava filtresini kontrol edin

Filtreler pisliklerin motora zarar vermesinin engelliyor. Tıkalı hava filtresini değiştirmek tasarrufta yüzde 10'luk kazanç sağlıyor.

6- Doğru motor yağı kullanın

Üreticinin tavsiye ettiği araca uygun motor yağı verimliliği yüzde 1-2 artırıyor.

7- Yakıt kapağı contasına dikkat

Yakıt kapağı her açıldığında yakıt buharlaşır. Kapağınızın her yakıt dolumundan sonra düzgün bir şekilde kapatıldığından emin olun.

8- Yolculuğunuzu planlayın

Araba içinde geçirdiğiniz zamanı azaltmak için en kısa ve trafiği yoğun olmayan rotaları izleyin.

9- Sürüş sırasında su için

Sürüş konsantrasyonunu daha iyi sağlamak için vücudun devamlı su almasını sağlayın.

10- Sakin olun

Daha yumuşak sürüş için sakinliğinizi koruyun. Saldırgan sürüş yumuşak sürüşe göre üç kat fazla yakıt harcanmasına yol açıyor.

11- Yüksek viteste kullanın

Daha az yakıt tüketimi için her fırsatta vites yükseltin.

12- Camları kapalı tutun

Açık kapıdan içeri giren rüzgar aracın hızını kestiğinden bu durumu dengelemek için hız artırımı gerekir. Bu da yakıt tüketimine direkt olarak yansıyor.

13- Hız sabitleyici yararlı

Ana yollarda belirli bir hızda seyrederek yakıtın az kullanılması sağlanabilir. Bunun için otomobilin hız sabitleyici özelliğini kullanın.

14- Rölantiden kaçının

Trafikte sıkıştığınız anlarda rölanti yerine kontağı kapatma yolunu seçin. 10 saniyenin üzerinde durulduğu zamanlarda bu yöntem kullanılmalı.

15- Yüksek devir tüketimi artırıyor

Vitesi hızlanırken veya yavaşlarken uygun zamanlarda değiştirin. Devir sayacında üst limitleri zorlamayın.

16- Aşırı hız yapmayın

100 kilometre hızla gitmek, 80 kilometre hızla kıyaslandığında yüzde 30 fazla tüketimine işaret ediyor. Hız kazanılırken fazla yakıt harcandığından bu yolu tercih etmeyin.

17- Klimayı gerektiğinde kullanın

Motorun üzerinde fazla baskı yapmamak için zorunlu olmadıkça klima kullanımından kaçının. Klima kullanımı yakıt tüketimini yüzde 8 oranında artırıyor. Havalandırma sistemini kullanmaya özen gösterin.

18- Yoğun trafiğe çıkmayın

Yoğun trafiğin yaşandığı saatlerde araç kullanmamaya özen gösterin.

19- Vitesi sık değiştirmeyin

Sürüş esnasında sıklıkla vites değiştirmek yakıt tüketimini ciddi oranda artırıyor. Bu yüzden bundan kaçının.

20- Hızınızı sabit tutun

Yokuş aşağı inerken gaza basmak yerine aracınızın devrinin sabitlenmesini sağlayın.

6 Aralık 2009 Pazar

Kaza Tespit tutanağının nasıl doldurulacağına dair animasyonlu bir eğitim

http://www.tramer.org.tr/app/ktt/

E-devlet kapısı çıkmazı

Araç sorgulama gibi bir işlem için, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün web sayfasından buraya yönlendirme yapılması, sorgulamayı buradan yapabilmek için ise; ptt'ye gidip şifre alınması zorunluluğunu konulmuş olması çok vahimdir. Sanırım, e-devlet kapısını kurmaktaki amaçları bürokrasiyi internet ortamına da taşımaktı. Evet, e-devlet kapısı olarak tüm kamu işlemlerini tek bir noktadan erişilebilir kılmak çok güzel olacaktı. Fakat, görünen o ki yıllardır hiç bir ilerleme katedemedikleri projelerinde bundan böyle zorbalık içeren yaptırımlarla aktif olmaya çalışacaklar. Bu zihniyetin işe yaramamasını yada geri tepmesini temenni ediyorum.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Ruh ve Beden arasında bir köprü; Epifiz

* Evrimciler tarafindan ‘sürüngen atalarimizdan kalan, körelmis bir organ(!)’ olarak tarif edilen epifiz, rûh ile beden arasinda bir irtibat noktasi midir?
* Mânâ âlemlerine açilma ile epifiz arasindaki münasebet...
* Insanlarin, geceleri ve yüksek yerlerde metafizik âlemlere açik olmaya daha yatkin olmalarinin hikmeti...
* Insanin metafizik âlemlerle münasebete hazir hâle gelmesi, neden iki yani keskin bir kiliç gibidir?
* Gece ibadetlerinin önemli olmasinin bazi hikmetleri...

Insanin maddî ile mânevî varligi arasindaki bütünlügün, tevhid hakikatine uygun bir çerçevede yorumlanmasi, zaman zaman ilmî ve felsefî yaklasimlarca problemli bulunmustur. Bazi bilim adamlari, insanin materyalist ve pozitivist zeminde, biyolojik boyutuyla ele alinip, ruhuna ait bütün görüntülerinin inkâr edilebilecegi veya sadece madde ile açiklanabilecegi düsüncesindedir. Bunlarin tam zit ucunda yer alanlar ise; dini ve mânevîyati koruma adina her seyi mânâya ve ruha baglarken, Allah’in icraatina birer perde olarak yaratilmis maddeyi, sebepleri, esyanin hakikatini ve mekanizmalari bütünüyle reddetme gibi bir duruma düsme tehlikesindedirler.

Bu durumda birinci husus; ifrat ve tefrite düsmeden, insan bedeni ile ruhunun birbirine temas ve tesir noktalarinin iyi tespit edilmesi, fizyolojik ve biyo-kimyevî mekanizmalarin -sebep olsalar bile- birer hakikatlerinin oldugunun bilinmesidir. Ikinci önemli husus ise; fizyolojik ve biyo-kimyevî süreçlerin, imtihan sirri geregi Allah’in ilim ve kudretine birer perde oldugunun aslâ unutulmamasidir. “Insan denen meçhul”ün; ruh, nefis ve beden üçlüsünün, karsilikli münasebet içinde gerçeklesen bir sistem oldugu akildan çikarilmamalidir. Ayrica bilimlerdeki parçalanmislik ve uzmanligin parçaci bakisi sebebiyle, insanin ilâhî tecellilere mazhar askin boyutunun göz ardi edildigi bilinmelidir.

Ruhun biyolojik mekanizmalari kullanmasinda irtibat noktasi olarak is gören organlarin basinda, beynimize yerlestirilmis olan epifiz bezi gelir. Evrimciler tarafindan “sürüngen atalarimizdan kalan körelmis bir organ” olarak tarif edilen bu küçük organcigin ne kadar mükemmel vazifeler gördügü son 30 yil içinde anlasilabilmistir. Sürüngenlerde ve kuslarda epifiz bezi, basin tam ortasinda, derinin hemen altinda bulundugundan, günes isinlarinin tesirine çok daha açiktir. Bu konumu arastirildiginda; epifiz bezinin günes isiginin yogunluguna bagli olarak sürüngenlerde gündüz ve gece biyo-ritimlerinin düzenlenmesinde rol oynadigi görülecektir. Iki gözün arasinda bulundugu için epifize üçüncü göz de denmektedir. Insan disindaki memeli ve omurgalilarda isik alicisi olarak is gören bu yapi, biyolojik saatin ana merkezi olarak hazirlanmistir.

Ilk defa Descartes tarafindan ruh ile bedenin irtibat noktasi olarak tarif edilen epifizin, ruh-zihin-beden üçlüsünden olusan insan alt sistemlerinin kavsak noktasini olusturdugu, hormonlarin kontrol edilmesinde vazifelendirilmis komutan mesabesinde bir salgi bezi oldugu hususundaki deliller giderek artmaktadir. Günümüzde kritik bir içsalgi bezi olarak kabul edilen epifizden salinan melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (DMT) gibi nöro-hormonlar üzerinde yogun arastirmalar yapilmaktadir. DMT; insanda mistik zevk ve halleri, metafizikî âleme geçisi tetikler. Meselâ, çesitli bitkilerin tohum ve meyvelerindeki DMT molekülü, yiyecek veya içecek olarak vücuda alindiginda, epifizden salgilanan fitrî DMT molekülüne benzer tesirlere yol açar. Pinolinin yapi bakimindan benzeri, üzerlik bitkisinin (Peganum harmala) tohumlarinda bulunan harmin ve harmalindir. Epifiz bezinden salgilanan DMT ve 5-MeO-DMT isimli moleküllerin aynisi baska bitkilerde de bulunur. Nispeten fazla DMT ihtiva eden bitkilere, Phalaris aruninacea, Psychotria spp., Phalaris spp., Acacia spp., Arundo donax, Desmanthus illinoiensis, örnek verilebilir. Bilhassa Phalaris aruninacea isimli otsu bitki, DMT ve türevleri bakimindan çok zengindir.

Memelilerde ve insanda, epifizden salgilatilan melatonin, uyku için gözlerin kapanmasini tetikleyen hâdiselerin düzenlenmesinde rol alir. Epifiz, geceleyin veya karanlikta aktif hale geçer. Epifiz bezinin aktivasyonu, isik vasitasiyla düzenlenir. Gözün isiga hassas olan retina tabakasi ile hipotalamus arasinda bir sinir baglantisi vardir. Gözden giren isik ve karanlik hakkindaki bilgiler, hipotalamusun suprakiazmatik çekirdek denen bölgesine tasinir. Buradan da, hususî bir sinir baglantisiyla isik ve karanlik seviyeleri hakkindaki elektrikî mesajlar epifize ulasir. Bu mesajlarin degerlendirilmesinden sonra melatonin sentezi düzenlenir. Ayrica retinada da melatonin ve pinolin üreten hücrelerin varligina dair tespitler vardir.

Epifiz ve hipofiz bezi, böbreklerden sonra kan dolasiminin ve damarlasmanin en yogun oldugu organlardir. Böbrek üstü, hipofiz, tiroid ve paratiroid bezleri, aktif veya stres altinda ise, epifizden melatonin salinarak, vücudu uykuya sevk eder. Sonuçta bu organlarin sakinlesmesi saglanir. Arastirmalar göstermistir ki, epifiz bezinin aktivasyonunu saglayan faaliyetlere önem verilirse, yaslanma, kanser, bunama, stres ve hipertansiyona karsi fitrî bir korunma saglanmaktadir. Melatonin ve pinolin, suursuz birer molekül olmalarina ragmen, emr-i ilâhî ile immün ve sinir sisteminin düzenlenmesinde rol almaktadir. Antioksidan, antistres ve antikanser hususiyetlerle donatilan bu moleküller, kisinin kuvvet ve enerjisini yeniden toplamasina, tiroid hormonlarinin salinmasi için uyarilmasina, yaslanmanin geciktirilmesine, parkinson ve alzheimer hastaliklarindan korunmaya vesile nörohormonlardir.

Epifiz bezine, uyku düzenlenmesi ile ilgili mekanizmalarda rol verilmesinin yaninda, insanin geceleyin metafizik dünyaya daha açik hâle gelmesinde de vazife verildigi gösterilmistir. Gündüz veya isikta, epifiz bezi aktivitesi oldukça düsüktür. Dolayisiyla insan bedeni, mânevî âlemlere açiklik noktasindan tam olmasi gereken seviyede degildir. Insanin isiga ve gün uzunluguna bagli biyolojik ritimlerini düzenlemede is gören epifizden salinan nörohormonlar, insanin biyolojik sistemini isik yoklugunda (geceleyin), mânevî âlemlerle irtibata açik hâle dönüstürür. Isikta (gündüz) ise, maddî dünyaya daha çok açik hale getirir. Bu çerçevede “gündüzün çalisma, gecenin de istirahat için hazirlandigini” belirten âyet çok mânâlidir.

Epifizin, gece saat üç civarinda maksimum aktiviteye ulasmasiyla insanin mânâ âlemlerine açiklik ve yatkinlik kazanmasi arasinda enteresan bir paralellik bulunmustur. Bu açidan geceler ve seher vakitleri, ruh-zihin-beden sisteminde, ruhun bedenin tesirinde daha az kaldigi ve seyahatinin daha kolay oldugu zaman dilimleridir. Bediüzzaman’in: “Âlem-i sehâdet (görünen, maddî âlem), âlem-i gayb (görünmeyen, mânevî âlemler) üstünde tenteneli bir perdedir.” ifadesi de, bu noktada oldukça mânâlidir.

Gecenin sonuna dogru kisi uyandiginda, epifiz, maksimum seviyede aktiftir. Burada enterasan olan husus, insanin mistik ve ruhanî tecrübelere hazirlanmasinda sebep olarak epifizden salgilanan pinolin, DMT, 5-MeO-DMT gibi moleküllerin, imtihan sirrindan dolayi insanin uykusunu getiren melatonin ile es zamanli salgilanmalaridir. Bu yüzden bedenin ruhanî âlemlere açik hâle gelmesinde is gören bu moleküller vasitasiyla hazirlanan alt yapiyi kullanabilmek için kisinin uykusunu yenebilmesi gerekmektedir. Insan erken yatarsa gecenin üçte birlik diliminden sonra kolayca kalkabilir ve bedeninin mânevîyâta açik oldugu bir saatte ibadet yapma sansi elde edebilir. Böylece maddî hayatin dar kaliplarindan çikip, kalb ve ruhun hayat derecelerinde yasamasi da kolaylasir. Peygamberimiz’in (sas), yatsi namazini vaktinde kilip uykuya çekilmesi, gecenin ilerleyen vakitlerinde kalkip ibadet etmesi ve ümmetine de bunu tavsiye etmesi durumu, bedende epifize gördürülen roller açisindan incelendiginde, O’nun (sas), emir ve tavsiyelerinin insan tabiatiyla tam bir âhenk içinde oldugu görülecektir.

Madde ile mânâ arasinda köprü görevi gören bu moleküller ve tesirleri arasinda, sebep-netice münasebetinden ziyade, iktiran diyebilecegimiz iki seyin bir arada gerçeklesmesi (eszamanliligi) söz konusudur. Açarsak, epifiz hormonlari kisinin biyolojik sisteminin mânâ âlemlerinde seyahate veya oradan gelecek esintileri almaya hazir hâle gelmesinde, imtihan sirri geregi, bir sebep olarak kullanilmaktadir. Diger yandan kisinin metafizik âlemlerle münasebete hazir hâle gelmesi, iki yani keskin bir kiliç gibidir. Kisi bu durumda tevbe, istigfar, dua ve ibadetlerle, kendini mesgul etmezse, habis ruhlarin, seytanlarin ve cinlerin müdahalesine açik hâle de gelebilir.

DMT molekülünün, ruhanî âlemlerle irtibata ve metafizikî hâlleri bedende hissetmeye vesile oldugu dikkate alinirsa, cinlerin ve ruhanîlerin de insan bedeni üzerindeki tesirlerini ortaya koymada, Allah’in icraatina bir perde olarak benzer nörohormonlarin sentezini veya salgilanmasini kullandiklari söylenebilir. Nitekim, Amazon yerlilerinin dinî âyinlerinde kullandiklari “Ayahuasca” isimli içecekte, üzerlik bitkisinin tohumlarindaki harmin ve harmalin ile insanda mistik zevkler ve halleri tetikleyen DMT molekülü bulunur. DMT, hem epifizden salgilanir, hem de çesitli bitkilerin tohum ve meyveleri alindiginda vücutta tesirlerini gösterir. Bunlari içen kisiler, ruhanî âlemlerle iletisime geçmektedir. Baska birileri, insanin bu biyolojik yatkinligini kullanarak, zihinleri kontrol edebilir, idrâk ve suur seviyelerini degistirebilir. Meselâ kisiye, 1 gram üzerlik (Peganum harmala) tohumu çignetilirse veya bunun tütsüsü o kisiye yapilirsa, serotonini parçalayan monoamin oksidaz enzimi engellenir. Böylelikle serotoninin parçalanmasi durdurulurken, DMT sentezi uyarilir. Kisi trans haline geçer.

Epifizin isleyisine tesir eden faktörler, anormal gündüz-gece ritimleri (uçakla kitalararasi seyahatte oldugu gibi), isik siddeti ve süresi, radyasyon, manyetik alanlar, beslenme bozukluklari, günlük stres seviyeleri ve sicakliktir. Ayrica deniz seviyesinden yükseklige bagli olarak epifiz aktivite seviyesinde de dikkate deger farkliliklar tespit edilmistir. Deniz seviyesinde en düsük, daglarin zirvesinde en yüksek seviyeye çikan epifizin bu özelligini en çok bazi ibadethanelerin ve inziva yerlerinin seçilisinde görmekteyiz. Peygamber Efendimiz’in (sas) dagda bulunan Hira Magarasi’nda, Bediüzzaman Hazretleri’nin yüksek daglarda inzivaya çekilmesi, eski Hristiyan manastirlarinin yüksek daglarda yapilmasi ve birçok evliyanin daglik bölgelerde yetismesinin hikmetlerinden birisi epifizin bu durumu ile alâkali gibi görünmektedir. Nitekim “isik terörü” olarak isimlendirilen vakada, asiri parlak ve bol isikla aydinlatmanin yapildigi yerlerde epifizin saglikli isleyisi bozulmaktadir. Bu da basta uykusuzluga ve bunun neticesinde kronik stres ve bagisiklik sistemi zâfiyetlerine sebep olmaktadir.

Diger beyin yapilarina benzer sekilde epifiz, ilâçli veya ilâçsiz uyarilabilmektedir. Son yillarda kullanilmakta olan fiziko-kimyevî yapidaki ilâçlarin tesirlerinin üçte birinin tamamen kisinin o ilâç vesilesiyle sifa bulacagina inanmasina, Allah’in Sâfî ismine inanip güvenmesine, ümit ve moralini yüksek tutmasina bagli oldugu gösterilmistir. Bu yüzden kisi, yaptigi dualar, ibadetler, yakarislar, inzivaya çekilmeler, telkinler yoluyla da epifizdeki nörohormonlarin sentezinin artmasina yol açabilmektedir. Epifiz bezinden üretilen moleküller, uygun enzimlerin varliginda serotonine de dönüsebilmektedir. Nitekim, kisi zikir ve ibadetlerini düzenli olarak yaptiginda, epifiz bezini daha çok serotonin üretecek sekilde de uyarabilecegi belirtilmektedir. Günümüzde problemlerin yaklasik % 75’lik kismi, mânevî tatmin eksikligine dayanan stres ve depresyonla alâkalidir. Melatonin seviyelerinde ve sentezinde azalma olmadigi sürece, stresle ilgili problemler de çok az ortaya çikmaktadir. Inanan ve ibadet eden kisilerde bunamaya pek rastlanmamaktadir. Kisinin sevgi üzerinde olmasi; ümit, ask, sevk, inanma kusaginda yasamasi, epifiz faaliyetinde azalmayi önleyici bir sosyal hayat tarzidir. Yapilan arastirmalar, mistik tecrübelerin ve zikirlerin, bir arada yapilan dinî sohbetlerin, bagisiklik sistemine olumlu tesir ettigini göstermektedir.1

Çocuklarda epifizin rolü
Dogumda, annede ve bebekte DMT sentezinin yüksek seviyede sentezi ile gerçeklestirilen bir trans ve mutluluk hâli söz konusudur. Bu molekül seviyesine bagli olarak anne hem dogum sancisina daha rahat katlanir, hem de bebek çok fazla uyur. Arastirmalar bebegin dünyaya geldiginde, beyin omurilik sivisinda çok fazla miktarda 5-MeO-DMT bulundugunu göstermektedir. Bebeklik ve çocukluk döneminde beyin % 40 daha aktiftir. Buna bagli olarak ögrenmeye ve diger âlemlerle iletisime de daha açiktir. Epifiz bezi, baslangiçta çocuklarda büyük iken, bülug çagina girildiginde oldukça küçülür. Dolayisiyla melatonin hormonu, çocuklarda oldukça yüksektir ve onlarin bülug çagina girmelerini baskilar. Büyük ölçüde onlarin masumiyetine katkida bulunur. Epifiz bezinin çocuklarda büyük ve aktif olmasi, bu bezden salgilanan melatonin, pinolin, DMT ve 5-MeO-DMT gibi insan zihnini mânevî ve ruhanî âlemlere açik hale getiren moleküllerin de, erginlere nazaran onlarda daha fazla oldugunu gösterir. Belki de bu yüzden çocuklarin beyin-zihin sistemlerinin ruhanî ve metafizikî âlemlere açiklik orani, bu moleküllerin sentez miktarina bagli olarak yüksek olmaktadir. Eger bu gerçekten böyle ise, o zaman çocuklarin, bazi mânevî varliklari niçin kolayca görebilirken, eriskinlerin cinleri ve ruhanileri her zaman görememelerinin ilmi hikmeti de anlasilabilir. Çünkü zihin-beyin sistemini ruhanî ve mânevî âlemlere açik hale getiren moleküllerin sentezi, çocuklarda oldukça yüksek iken, bu normal sartlarda eriskinlerde oldukça düsüktür. Insanlar bulug çagina girdiklerinde ve damarlarinda sehvet dolasmaya basladiginda, epifiz bezi faaliyetini yavaslatmaya ve küçülmeye baslar. Diger âlemlerle olan iletisim açikligi oldukça azalir. Zaten günümüzde alinan egitim, yenen gidalar ve hayat tarzi da, insanin mânevî hayatini köreltici fonksiyon görmektedir.


Dr. Selim AYDIN

The mirasol® Effect: Quantum Evolution

The mirasol® Effect: Quantum Evolution

Shared via AddThis

10 Eylül 2009 Perşembe

Gögüs yayı ile çalışmak

Yay dünyanın en iyi ve en çabuk etki veren vücut geliştirme aletlerinden birisidir. Ağırlık etlere(yağlar, kaslar, damarlar vb) hitap eder, yay çekmek sinir uçlarına ve kılcal damarlara hitap eder. Yay çeken kişinin beynine daha farklı uyarılar gider ve beyin verdiği cevapla kasların şişmesini sağlar. Tabi ki protein vb. yapıtaşları yayda da yakılıyor, yay sinir uçlarına hitap ettiği için beyin devreye giriyor ve gelişim daha çabuk oluyor.
AMA YAY ÇALIŞMASINI BİLMEK LAZIM.
Eğer direkt 3-4 yay birden çekmekle işe başlarsanız hiç bir yararını göremezsiniz. Hatta bu göbek düşmesi ve kısırlık gibi ciddi sorunlara yol açar. Yani yay komplike bir alettir. Spor salonlarına da konmaz.
Yay çalışmaya başlayan birisi 1 tek yay çekmekle işe başlamak zorunda. Fazla yay çekmeye çalışıldığında yay dengesiz olur ve vücuda büyük zararlar verir. Tekli çekmeniz vücudunuzu geliştirmeye başliyacak. 2. yayı ilk taktığınız yay esnediği zaman, 3. yayı 2.yay esnemeye başladığı zaman... takıcaksınız. Sistemi budur.
Göğüs hareketlerine gelince: Yay göğüse direk hitap etmez. Ayrıca yay tek bir kas grubuna değil, birden çok kas grubuna tek hareketle hitap eder. Yani yay çalışırken omuz-sırt-göğüs diye çalışmanızı ayıramazsınız. Yay çalışması yaklaşık 10 tane hareketin sırasıyla uygulanmasıyla oluşur.
GÖĞÜSE EN ÇOK ETKİ EDEN HAREKET:
1- yayı göğüs ya da ağız hizasına getirerek dirsekleri kırmadan göğüs hizasından kolları sonuna kadar açmak(6 tekrar, 10-12 set)
2- sağ ya da sol kolunuza yayı sabitleyerek ( sağ ya da sol yöne doğru yere paralel bir şekilde sonuna kadar uzatılacak) diğer kol ile yayın diğer ucunu avuç içi karşıya bakıcak şekilde tutup yayı sonuna kadar germek.
3- Yayı kafa üstünde yere paralel tutmak. kolları iki yana tamamen açarak, yayı ÇENE ALTINIZA getirmek.
Bu hareketler sırt, omuz ve kol arkası kaslarınızı yakar. Fakat göğsünüzde yanma hissetmemenize rağmen gelişim olucak! Ağırlık en az 6 ayda gelişme sağlarken yay size 2 ayda yetecektir.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Bilgelik

"Sözler yaralayabilir. Sessizlik iyileştirebilir. Ne zaman konuşacağını, ne zaman konuşmayacağını bilmek, bilgelerin bilgeliğidir.

Bilgi engelleyebilir. Bilmemek özgürleştirebilir. Ne zaman bileceğini, ne zaman bilmeyeceğini bilmek, kahinlerin bilgeliğidir.

Sözcüklerin, sessizliğin, bilginin ya da cehaletin engellemediği kıvrak bir kılıç pürüzsüz keser. Bu savaşçıların bilgeliğidir."

15 Temmuz 2009 Çarşamba

IMEI'si klonlanmış garantili Nokia marka telefonu kullanıma açma

2 yıl önce aldığım ve severek kullandığım Nokia cep telefonuma bir süre önce TK tarafından IMEI klonlu listesinde olduğu için kapatılacağına dair uyarı mesajı geldi.
Bu durum herhangi bir zamanda herhangi bir yerde sizin başınıza da gelebilir. Neler yapılacağına dair yapmış olduğum araştırma sonucunda ulaştığım sonuçları burada paylaşmak istedim. Faydası olacağını umarım.
1 - Nokia cep telefonlarının ithalatçısı Nokia Türkiye olduğu için işlemlerinizi yapmaya yetkilidir.
buradan erişebileceğiniz Nokia klonlu bildirim formu'nu bilgisayarınıza indirip, yazıcıdan çıktısını alın, sonra formu eksiksiz bir şekilde doldurup, fatura fotokopisi ve kimlik fotokopisi ile birlikte form üzerinde yazan faks numarasına fakslayın. Bir kaç gün içinde sadece formda belirttiğiniz numara ile cep telefonunuzu kullanabileceksiniz.
İşin kötü tarafı ise başka bir hat ile kullanamayacak olmanız. Eğer hattınızı değiştirir iseniz; yukarıdaki işlemleri yeniden yapmanız gerekir.
Sağlıcakla kalın.